Mail Grubuna üye olmak için aşağıdaki kutuya mail adresinizi girin

Google Grupları
Testis Kanseri grubuna abone ol
E-posta:
Bu grubu ziyaret et

27 Mayıs 2008 Salı

Testis Kanseri Erken Bulunabilir mi?

Bu yazım Amerikan Kanser Derneğinin testis kanseri hakkındaki bir yayınının Türkçe'ye çevirisinden bir parçadır.

Çoğu testis kanseri erken safhada bulunabilir. Bazı erkeklerde testis kanseri tıbbi nedenlerini arayacakları belirtiler gösteriyor. Ancak bazı testis kanserleri maalesef çok ileri safhalara kadar belirti vermeyebilir.

Birçok doktor her erkeğin testislerini muayenesinin aylık fiziksel muayenesinin bir parçası olması gerektiğini düşünüyor. Amerikan Kanser Topluluğu(ACS) kanserle ilişkili kontrollerin bir parçası olması gerektiğini öneriyor. ACS erkekleri testis kanseri hakkında uyanık olmalarını ve testisinde şişlik bulduklarında hemen doktora gitmelerini öneriyor. ACS testis kanseri risk faktörü taşıyan gruplar haricinde düzenli testis muayenesini önermiyor, çünkü bunun kanserden ölüm oranlarını azalttığına dair yeterli çalışma yapılmamıştır.

Ancak bazı doktorlar testiste bulunan şişliğin erken tedavi için önemli bir fikir olduğunu düşündükleri için ergenlikten sonra her erkeğin aylık testis muayenesini yapmasını öneriyor.

Aylık kendi kendine muayene yapmak isteyen erkekler bu bölümde testis muayenesinin aşamalarını bulabilir. Eğer testis kanserine yakalanma ihtimalini arttıran belli risk faktörlerine sahipseniz(inmemiş testis, diğer testiste germ hücre tümörü veya aile öyküsü gibi), doktorunuzla konuşmalı ve ciddi bir şekilde aylık kendi kendine muayeneyi düşünmeniz gerekir.

Testis muayenesi için en iyi zaman banyo sırasında veya sonrasında testis kesesinin(skrotum) gevşediği durumdur.

· Penisinizi tutun ve testislerinizi ayrı ayrı muayene edin.

· İki elinizle testisinizi başparmağınız ve parmaklarınızın arasına alın ve nazikçe yuvarlayın.

· Sert kitleler veya nodüllerin(yumuşak yuvarlak kitleler) olup olmadığını kontrol edin. Boyutunda, şeklinde ve sertliğinde değişim olup oladığını kontrol edin.

Her normal testiste, testisin üst veya orta dış kısmında epididim adı verilen küçük bir yumrunun olduğunu bilmeniz gerekir. Aynı zamanda normal testiste kan damarları, destek dokular ve spermi ileten kanallar bulunur. Bazı erkekler önce bunları kanserle karıştırabilirler. Endişeniz varsa doktorunuza sorun. Testis kanser dışında birçok nedenden ötürü büyüyebilir. Hidrosel adı verilen, testisin etrafında sıvı birikmesiyle oluşan iyi huylu durum olabilir. Testisteki damarlar genişleyip yumru oluşturabilir. Buna varikosel denir. Tümör değil de bu durumlardan birini yaşadığınıza emin olmak için doktorunuzun sizi muayene etmesi gerekir. Doktor sizden ultrason isteyebilir. Bu tümörü bulmak için kolay ve ağrısız bir yöntemdir.

Eğer testisinizi kendi kendinize muayene etmeye başlarsanız neyin normal neyin anormal durum olduğunu giderek daha iyi anlayacaksınız. Her zaman hissettiğiniz değişikleri geciktirmeden doktorunuza bildirin.

Testis Kanseri Önlenebilir mi?

Bu yazım Amerikan Kanser Derneğinin testis kanseri hakkındaki bir yayınının Türkçe'ye çevirisinden bir parçadır.

Bazı bilinen risk faktörleri –inmemiş testis, beyaz ırk, aile öyküsü- önlenemez çünkü bunlar doğuşta mevcuttur. Aynı zamanda testis kanseri olan birçok erkek bilinen risk faktörlerine sahip değil. Bu nedenlerden dolayı şu anda bu hastalığı önlemek mümkün değil. İnmemiş testisi çocuklarda düzelttirmek akıllıca bir davranış olur, ancak uzmanlar inmemiş testisin testis kanseri riskini değiştireceği konusunda hemfikir değiller.

Testis Kanserine Neyin Neden Olduğunu Biliyor Muyuz?

Bu yazım Amerikan Kanser Derneğinin testis kanseri hakkındaki bir yayınının Türkçe'ye çevirisinden bir parçadır.

Çoğu vakada testis kanserinin esas nedeni bilinmiyor. Ancak bilim adamları bu hastalığın daha önce saydığımız nedenlerle bağlantılı olduğunu buldular. Nedenini öğrenmek için çok sayıda araştırma yapılıyor.

Geçtiğimiz birkaç yılda araştırmacılar, normal testis hücrelerinin germ hücre tümörlerine dönüşmesine neden olabilecek belli DNA ve kromozom değişiklikleri hakkında birçok bilgi edindiler. Kromozomlar DNA ve proteinlerin büyük molekülleridir ve genetik mirasımızı taşırlar. Her yumurta ve sperm hücresi vücudun diğer hücrelerinin taşıdığı kromozom sayısının yarısını taşırlar. Yumurta ve sperm hücresi birleştiğinde fetüs normal sayıda kromozoma sahip olur, yarısı anneden yarısı babadan gelir. Bu yüzden biz anne-babamıza benzeriz.

Üreme(germ) hücrelerinin(46 kromozomlu) 23 kromozomlu sperm veya yumurta hücresi oluşturmasına mayoz denir. Testis germ hücre tümörü mayoz sırasında oluşan anormallik nedeniyle oluşabilir. 23 kromozomlu normal sperm hücresi yerine 46 kromozomun hepsi kalır. Genellikle bu kromozomlar kararsız olurlar, şekilce ve sayıca anormal gelişmeye devam ederler(daha çok 69 ile 82 arasında). Testis kanseri hücreleri sıklıkla 12. kromozomun fazladan bir kopyasına sahiptir(izokromozom 12p adı verilir). Bilim adamları mayoz sırasında neyin yanlış gittiğini öğrenmek için bu kromozomun DNA’sını çalışıyorlar.

Hücre bölünmesini düzenleyen faktörlerdeki ve hücre çevrimindeki değişimleri ve çok sayıda anormal kromozomu insanlarda ve hayvanlarda testis kanseriyle ilişkilendiriyorlar. Testis kanserinin doğru sebebini bulmak için bütün bu değişiklikler üzerinde çalışılıyor.

26 Mayıs 2008 Pazartesi

Testis Kanserinin Risk Faktörleri Nelerdir?

Bu yazım Amerikan Kanser Derneğinin testis kanseri hakkındaki bir yayınının Türkçe'ye çevirisinden bir parçadır.

Risk faktörü hastalığa yakalanma riskini değiştiriyor. Farklı kanserler için farklı risk faktörleri vardır. Mesela derinin güçlü güneş ışığına maruz kalması deri kanseri için bir risktir. Sigara içmek birçok kanser türü için bir risktir. Ama sıklıkla bir veya hatta birçok risk faktörüne sahip olmak sizin hastalığa yakalanacağınız anlamına gelmez. Aynı şekilde hiç risk faktörüne sahip olmamanız da hastalığa yakalanmayacağınızı göstermez.

Bilim adamları bir erkeğin testis kanserine yakalanmasına yol açan çok az risk faktörü buldular. Bir erkek bir ya da birden çok risk faktörünü taşısa bile bu risk faktörlerinin kanser gelişimine katkısını anlamak mümkün değil. Ayrıca, birçok testis kanseri teşhisi konmuş erkekte bilinen risk faktörlerinden hiçbirine rastlanmamıştır.

İnmemiş testis: Kriptorşidizm veya inmemiş testis olarak bilinen durum, testis kanseri risk faktörlerinden en önemlilerinden biridir. Testis kanseri vakalarının yaklaşık %10’u inmemiş testis öyküsü olan erkeklerde görülüyor. Normalde testisler fetüsün karın bölgesinde gelişirler ve doğumdan önce skrotuma(testis kesesi) inerler. Ancak erkek çocukların yaklaşık %3’ünde testisler doğumdan önce aşağıya inmezler. Bazen karın içinde kalır. Bazen testis inmeye başlar ancak kasık bölgesinde sıkışır.

Çoğu zaman, inmemiş testis çocuğun birinci yılında keseye inmeye devam eder. Eğer testis çocuk bir yaşını doldurduğunda inmediyse muhtemelen kendiliğinden aşağı inmeyecektir. Bazen testisi skrotuma getirmek için orşiyopeksi adı verilen bir ameliyat yapılması gerekir.

İnmemiş testis öyküsü olan bir erkekte testis kanseri gelişme riski yüksektir. Bazı uzmanlar testisi karında kalanların bir parça da olsa aşağıya inmiş olanlara göre daha fazla risk altında olduklarına inanıyorlar. Çoğu kanser vakalarının inmemiş testiste görülmesine rağmen %25’e yakın durumda kanser normal inmiş testiste oluşuyor.

İnmemiş testis ameliyatının çocukluğun erken evresinde yapılmasının germ hücreli tümör gelişme riskini azaltacağına dair bazı kanıtlar bulunmaktadır. Testis kanseri riskini azaltmak için bu ameliyatın yapılması için en iyi zaman tam belli değil. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki uzmanlar, kanserle bağlantılı olmayan sebeplerden dolayı(kısırlık gibi), bu ameliyatın çocuğun birinci doğum gününden hemen sonra yapılmasını tavsiye ediyorlar. Yakın zamanda yapılmış kapsamlı bir çalışma 12 yaşından sonra bu ameliyatı yaptıranların, daha erken yaşlarda ameliyat olanlara kıyasla testis kanserine yakalanma riskinin arttığını göstermiştir.

Aile öyküsü: Testis kanseri olan bir aile öyküsü riski artıran bir faktördür. Eğer bir erkek testis kanseriyse erkek kardeşlerinde ve oğullarında görülme riski yüksektir. Ancak, testis vakalarının sadece %3’ünün ailesinde testis kanseri öyküsü bulunmuştur. Bu da çoğu erkeğin bu hastalığı çocuklarına taşımadığını gösteriyor.

HIV enfeksiyonu: İnsan bağışık yetmezlik virüsü(HIV) taşıyanlar, özellikle AIDS olanlar yüksek risk grubundadır. Testis kanseri riskini artıran başka bir enfeksiyon bulunmamıştır.

Karsinoma in situ(CIS): Bu durum herhangi bir belirtiye ya da kitleye sebep olmuyor. Testisteki karsinoma in situnun ne kadar sıklıkla testis kanserine dönüştüğü belli değil. Bazı vakalarda karsinoma in situ, kısırlık için yapılan tetkiklerde ya da inmemiş testis için yapılan ameliyatta bulunuyor. Avrupa’daki doktorlar Amerika’dakilere göre karsinoma in situyu taramaya daha fazla eğilimli. Bu belki de Amerika’da teşhisin ve kansere dönüşmesinin neden Avrupa’dan daha az olduğunu açıklıyor.

Diğer testisin kanseri: Testis kanseri öyküsü bir diğer risk faktörüdür. Kanser tedavisi görmüş kişilerin yaklaşık %3-4’ünde diğer testiste de kanser gelişebilir.

Yaş: Testis kanserlerinin %95’i 20 ve 54 yaşları arasında gelişiyor. Fakat bu kanser bebeklerden yaşlı erkeklere kadar her yaştaki erkeği etkilemektedir.

Irk ve etnik köken: Beyaz ırkın testis kanseri riski siyah ırkın riskinin 5 katı, Asyalı Amerikalıların ve Amerika yerlilerininkinin 3 katı kadardır. Bu farkın nedeni bilinmiyor. Dünya çapında ise bu hastalık Amerikalı ve Avrupalı erkeklerde, Afrika ve Asyalı erkeklere göre daha fazla görülüyor.

Vücut ölçüleri: Bazı çalışmalar uzun erkeklerde testis kanseri gelişme riskinin fazla olduğunu bulurken diğer çalışmalar bunu doğrulamıyor.

17 Mayıs 2008 Cumartesi

Testis Kanseri Hakkındaki İstatistikler Nelerdir?

Bu yazım Amerikan Kanser Derneğinin testis kanseri hakkındaki bir yayınının Türkçe'ye çevirisinden bir parçadır.

Amerikan Kanser Topluluğu 2008 yılında 8090 hastaya testis kanseri tanısı konulacağını tahmin ediyor. 380 erkeğin de 2008 yılında testis kanserinden öleceği tahmin ediliyor. Testis kanseri oranı tüm ülkelerde giderek artmakta. Artış daha çok seminomlarda olmakta. Uzmanlar bu artışın nedenini bulamamaktalar. Son zamanlarda artış hızı yavaşlamıştır.

Testis kanseri sık görülen bir kanser türü değildir. Bir erkeğin hayatı boyunca testis kanserine yakalanma riski 300’de 1 kadardır. Tedavi çok başarılı olduğu için ölüm oranı çok düşüktür; yaklaşık 5000’de 1.

Bu kanseri anlayabilmek için bazı terimleri açıklamak önemli. 5 yıl sağ kalım oranı, teşhis konulduktan sonra en az 5 yıl yaşayan hastaların oranını vermektedir. 5 yıl sağ kalım oranı iyileştirmeyi tartışabilmek için geliştirilmiş bir standarttır. Tabi ki birçok insan 5 yıldan çok daha uzun süreler yaşar. 5 yıl karşılaştırmalı sağ kalım oranları testis kanseri geçirmiş insanların gözlenmiş sağ kalımlarıyla testis kanseri geçirmemiş olanların karşılaştırılmasında kullanılır. Bu ise testis kanserinden kaynaklanan ölümlere gönderme yapmaktadır.

Testis kanseri çok iyi tedavi edilebilir kanser türlerinden biridir. Ulusal Kanser Enstitüsüne göre, testis kanseri vakalarının 5 yıl karşılaştırmalı sağ kalım oranı %96’dır. Eğer kanser testis dışına yayılmadıysa bu oran %99’dur. Kanser lenf nodlarına yayılmışsa oran %96’dır. Eğer lenf nodlarını da geçmişse oran %70 civarındadır. Amerika Birleşik Devletlerinde testis kanserini yenmiş yaklaşık 140,000 erkek bulunmaktadır.

Şunu aklınızda tutun ki; 5 yıl sağ kalım oranları 5 yıldan daha önce teşhisi konulup tedavisi olan hastalara bağlı oranlardır. Tedavideki gelişmeler yeni teşhis konulmuş hastalar için çok daha iyi bir olasılık getiriyor.

4 Mayıs 2008 Pazar

Testis Kanseri Nedir?

Bu yazım Amerikan Kanser Derneğinin testis kanseri hakkındaki bir yayınının Türkçe'ye çevirisinden bir parçadır.

Testis kanseri genç erkeklerin bir veya iki testisinde gelişen kanserdir. Yüksek oranda tedavi edilebilir ve iyileştirilebilir.

Testisler erkek üreme sisteminin organlarıdır. Yetişkin bir erkekte bir golf topundan küçük olan bu iki organ penisin altında skrotum denen kesede yer alır.

Testisler erkeklik hormonu olan testosteronu üretirler. Aynı zamanda sperm üretimi de burada yapılır. Testislerde üretilen sperm hücreleri meni kesesine vas deferans(meni kanalı) boyunca taşınır. Burada sperm, prostat salgı bezinin ürettiği sıvıyla karışır. Ejakülasyon(boşalma) sırasında sperm hücreleri, meni kesesi salgısı ve prostat salgısı penisin merkezinde bulunan idrarın ve meninin geçişini sağlayan üretraya girerler.

Testisler birçok çeşit hücreden oluşurlar. Bunların her biri tek çeşit veya çok çeşit kanser oluşturabilirler. Kanserin tiplerini ayırmak çok önemlidir çünkü tanı ve tedavi farklı kanser hücrelerine göre farklı olmaktadır.


Germ Hücre(sperm oluşturan hücreler) Tümörleri

Testislerde gelişen kanserlerin %90’ından fazlası germ hücre denilen özel hücrelerde gelişir. Bu hücreler sperm üreten hücrelerdir. Erkeklerde iki ana tip germ hücre tümörü gelişir: seminom ve non-seminom. Seminom ve non-seminomlar mikroskop altında çok farklı görünürler.

Geçmişte bu iki tip eşit oranda görülüyordu. Günümüzde seminomlar biraz daha fazla sıklıkta görülmektedir. Bazı kanserler hem seminom hem de non-seminom hücreler içerirler. Bunlar non-seminomlar gibi gelişip yayıldıkları için non-seminom olarak değerlendirilirler.

Seminomlar

Seminomlar testisin sperm üreten germ hücrelerinden gelişirler. Seminomların iki ana tipi klasik(tipik) seminomlar ve spermatositik seminomlardır.

Doktorlar mikroskop altındaki görüntülerine göre hangi tür olduklarına karar verirler. Seminomların %95’inden fazlası klasik tiptedir. Bunlar genellikle erkeklerde 30’lu yaşların sonlarından 50’li yaşların başlarına kadar görülür.

Spermatositik seminomlar daha yaşlı erkeklerde gelişen tiptir. Spermatositik seminom teşhisi konulan erkeklerin yaş ortalaması 55 civarındadır. Bu da klasik tip seminomların yaş ortalamasından 10-15 yaş daha fazladır. Spermatositik seminomlar klasik seminomlara oranla daha yavaş büyürler ve vücudun diğer organlarına yayılım daha azdır.

Nonseminomlar

Bu tip germ hücre tümörleri erkeklerde ergenlik bitiminden 40’lı yaşların başlangıcına kadar görülür. 4 temel tip nonseminom tümör vardır: embriyonel karsinom, yolk sac karsinom, koriyokarsinom ve teratom. Çoğu tümörler en az 2 farklı tipin karışımıdır, ancak bu tedaviyi değiştirmez. Bütün nonseminomlar aynı yöntemle tedavi edilirler.

· Embriyonel Karsinom: Bu tip nonseminom germ hücre tümörleri testis tümörlerinin %40’ını oluştururlar. Saf embriyonel karsinom sadece %3-4 oranında görülür. Bu tümörler mikroskop altında bakıldığında embriyonun çok erken dönem görüntüsüne benzerler. Bu tip nonseminom tümörler hızlıca büyürler ve testisin dışına yayılırlar.

· Yolk Sac Karsinom: Bunlar erken dönem insan embriyosunun yumurta kesesine benzetildiği için yolk sac ismi verilmiştir. Diğer isimleri endodermal sinüs tümörleri, çocukluk çağı embriyonel karsinom veya orkidoblastom. Yolk sac tümörleri çocuklarda görülen testis kanserlerinin en sık görülen tipidir. Çocuklarda görüldüğünde çok başarılı şekilde tedavi edilirler. Yetişkinlerde görüldüğünde daha kaygı vericidir, özellikle de saf(diğer nonseminom tümörleri içermediği durumlarda) halde görülürlerse. Yolk sac karsinomlar, yayılmış olsalar dahi kemoterapiye çok iyi cevap verirler. Bu tip tümörler kana alfa-feto protein(AFP) olarak bilinen bir protein yayarlar. Kanda AFP’nin varlığı tanıda ve hastanın tedaviye verdiği cevabı izlemekte faydalı olur.

· Koriyokarsinom: Koriyokarsinomlar yetişkinlerde çok nadir rastlanan ve çok agresif tip kanserdir. Bu tür kanserler vücudun uzak organlarına(akciğer, kemik ve beyin) hızla yayılırlar. Saf koriyokarsinom testiste sık görülmez. Çoğunlukla koriyokarsinom diğer nonseminom kanserlerle birlikte karışık(mikst) germ hücre tümörlerinde görülür. Bu tip tümör kana human koriyonik gonadotropin (HCG) olarak bilinen bir protein yayarlar. Kanda HCG’nin varlığı tanıda ve hastanın tedaviye verdiği cevabı izlemekte faydalı olur.

· Teratomlar: Teratomlar mikroskop altında bakıldıklarında gelişen embriyonun 3 katmanı şeklinde görülürler: endoderm (en iç tabaka), mezoderm (orta tabaka) ve ektoderm (dış tabaka). Bu tümörlerin 3 ana tipi matür teratom, immatür teratom ve teratomun malin dönüşümü şeklindedir.

Matür teratomlar yetişkin doku hücrelerine benzer hücreler tarafından oluşur. Çok nadiren kenar dokulara ve uzak organlara yayılırlar. Genellikle ameliyatla tedavi edilirler.

Bazen nonseminom mikst germ hücreli tümörlerin tedavisi için uygulanan kemoterapi bittikten sonra matür teratom kalıntıları bulunmaktadır. Bunlar, kemoterapinin bir kısmını öldürdüğü tümörün geriye kalan kısmı olabilir. Bazı uzmanlar kemoterapinin nonseminomları teratoma çevirdiğine inanmaktadırlar.

İmmatür teratomlar erken embriyoya benzer hücrelerin az gelişmiş kanserleridir. Matür teratomların tersine immatür teratomlar yakın dokularda gelişirler(invazyon) ve testis dışına yayılırlar(metastaz). Ayrıca bu tip tümörler tedaviden yıllar sonra bazen tekrar edebilirler(nüks).

Malin dönüşümlü teratomlar çok nadir rastlanan kanserlerdir. Bunlar bazı alanlarda matür teratomlar gibi görünürken diğer alanlarda testis dışında(kaslar, akciğer veya bağırsak bezleri veya beyin) gelişen kanserlerdir.

Kasinoma in situ

Testis germ hücre kanserleri noninvazif(yayılmacı olmayan) bir hastalık şeklinde başlayabilir. Buna karsinoma in situ (CIS) veya intratubuler germ hücre neoplazisi denir. Karsinoma in situ her zaman kansere dönüşmeyebilir. Araştırmacılar karsinoma in situ’nun yayılan tür germ hücre kanserine dönüşmesinin yaklaşık 5 yıl alacağını tahmin ediyorlar. Karsinoma in situ’yu kansere dönüşmeden bulabilmek çok zor çünkü genellikle hiçbir belirti vermiyor ve doktorun veya kişinin hissedeceği bir şişlik oluşmuyor. Karsinoma in situ’yu teşhis edebilmenin tek yolu biyopsi yapmaktır. Kısırlık gibi başka nedenlerle testis biyopsisi yapıldığında rastlantı sonucu bulunuyor. Uzmanlar karsinoma in situ için en iyi tedavi seçeneği konusunda aynı fikirde değiller. Karsinoma in situ her zaman yayılan kansere dönüşmediği için bu ülkede(Amerika) çoğu doktor yakın takibin en iyi tedavi olduğunu düşünüyor.

Karsinoma in situ yayılan kansere dönüştüğü zaman hücreler sadece seminifer tübülünde(sperm hücrelerinin oluştuğu yer) değil testisin diğer yapılarında da büyümeye başlar. Bu kanser hücreleri daha sonra kan dolaşımı yoluyla ya da lenf nodlarıyla (küçük fasülye şekilli, enfeksiyonla savaşan beyaz kan hücreleri) ya da lenf kanallarıyla(lenf nodlarını birbirine bağlayan sıvı dolu damarlar) vücudun diğer yerlerine yayılırlar.

Stromal Tümörler

Tümörler testisin destekleyici ve hormon üretici dokularında veya stromada da gelişebilir. Bu tümörler gonodal stromal tümörler olarak bilinirler. Yetişkinlerde görülen testis kanserlerinin %4’ünü oluştururlar, ancak çocukluk çağında görülen testis kanserlerinin %20’sini oluştururlar. İki temel tip Leydig hücre tümörleri ve Sertoli hücre tümörleridir.

· Leydig hücre tümörleri: Bu tümörler normalde erkek sex hormonlarını(androjenler, testosteron gibi) üreten Leydig hücrelerinden gelişir. Leydig hücre tümörleri hem yetişkinlerde (olguların %75’i) hem çocuklarda (olguların %25’i) görülür. Çoğunlukla androjen üetirler fakat bazen östrojen(kadın seks hormonları) üretirler. Çoğu Leydig hücre tümörleri testisin dışına yayılmazlar ve ameliyatla tedavi edilirler. Ancak bazen vücüdun diğer yerlerine yayılırlar. Eğer metastaz olursa Leydig hücre tümörlerinin tedavi şansı azdır, çünkü radyoterapiye ya da kemoterapiye iyi cevap vermezler.

· Sertoli hücre tümörleri: Bu tümörler sperm üreten hücreleri destekleyen ve besleyen Sertoli hücrelerinden gelişirler. Leydig hücre tümörleri gibi çoğunlukla benin(yayılmayan) özelliktedirler. Ancak yayıldıkları takdirde kemoterapiye ve radyoterapiye dayanıklıdırlar.

İkincil Testis Tümörleri

İkincil testis tümörleri başka organda başlayıp testise yayılan tümörlerdir. Lenfoma en sık görülen ikincil testis tümörüdür. Testiküler lenfoma 50 yaşın üstündeki erkeklerde birincil testis tümörlerinden daha fazla görülür. Genel tedavi ameliyatla çıkarım ve arkasından radyoterapi ve/veya kemoterapidir. Lösemili çocuklarda lösemi hücreleri bazen testiste tümör oluşturabilir.

Prostat, akciğer, deri (melanom), böbrek ve diğer organların kanserleri de testise yayılabilir. Ancak bu kanserlerin tedavi şansı düşüktür çünkü kanser diğer organlara da yayılmış haldedir. Tedavi hangi organın kanseri oluşuna göre karar verilir.


Kanser nedir?

Bu yazım ve bundan sonraki birkaç yazım Amerikan Kanser Derneğinin testis kanseri hakkındaki bir yayınının Türkçe'ye çevirisi olacak.


Kanser vücudun herhangi bir yerindeki hücrelerin kontrol dışı çoğalmalarıyla gelişiyor. Birçok kanser türü olmasına rağmen bütün kanserler anormal hücrelerin kontrol dışı çoğalmalarından kaynaklanır.

Normal hücreler sırayla büyür, bölünür ve ölür. Bir insanın hayatının ilk yıllarında normal hücreler daha hızlı bölünürler ta ki insan yetişkinliğe erene kadar. Daha sonrasında hücreler vücudun çoğu kısmında sadece yıpranmış, ölmüş hücrelerin yerine geçmek için ya da yaraları iyileştirmek için çoğalırlar.

Kanser hücreleri büyüdükleri ve çoğalmaya devam ettikleri için normal hücrelerden farklıdır. Ölmek yerine normal hücrelerden daha uzun süre yaşarlar ve yeni anormal hücreler oluşturmaya devam ederler.

Kanser hücreleri DNA’nın bozulmasıyla gelişirler. DNA her hücrenin içindedir ve hücrenin tüm aktivitelerini yönetir. Çoğunlukla DNA bozulduğu zaman vücut onu tamir edebilir. Kanser hücrelerinde zarar görmüş DNA onarılmaz. Kalıtsal kanserlerde görüldüğü gibi insanlar zarar görmüş DNA’yı miras alabilir. Buna rağmen çoğu zaman insan DNA’sı çevredeki şeylere maruz kalarak zarar görür, sigara gibi.

Kanser genellikle tümör şeklinde oluşur. Bazı kanserler, lösemi gibi, tümör oluşturmazlar. Bunun yerine kanı ve kan yapan organları sararlar ve büyüyebilecekleri diğer dokulara yayılırlar.

Sıklıkla kanser vücudun diğer organlarına yayılır, buralarda büyümeye başlar ve normal dokunun yerine geçer. Buna metastaz denir. Kanser, nereye metastaz yaptığına göre değil ilk olarak hangi organda başladığına göre isimlendirilir. Mesela karaciğere metastaz yapmış bir meme kanseri için ‘meme kanseri’ denir, karaciğer kanseri değil.

Bütün tümörler kanser değildir. Benin(iyi huylu) tümörler vücudun diğer organlarına yayılmazlar(metastaz) ve çok nadir vakalar hariç hayati tehlike yaratmazlar.

Farklı kanser türleri farklı davranırlar. Mesela akciğer kanserleri ve meme kanserleri farklı hastalıklardır. Farklı hızlarda büyürler ve farklı tedavilere cevap verirler. Bu nedenle kanser hastaları kanser türlerine özel tedaviye ihtiyaç duyarlar.

Kanser Amerika Birleşik Devletlerinde ölüm nedenleri arasında ikinci sırada gelmektedir. Amerika’da yaklaşık erkeklerin yarısı ve kadınların üçte birinden fazlası hayatları boyunca bir kez kanser hastalığına yakalanacaklar. Bugün milyonlarca insan kanser hastası ya da daha önce kanser hastasıydılar. Birçok kanser türüne yakalanma riskini hayat tarzını değiştirerek azaltabiliriz. Mesela sigarayı bırakarak ve daha sağlıklı beslenerek. Kanser ne kadar erken teşhis edilirse tedavi şansı da o kadar fazla olur.